Haz, yüklerin hafiflemesi, serbest kalma gibi hisleri, en iyi hissettiğim an... ...dükkanlarından ceplerimde ürünleriyle çıktığım andır. Herşeyin çoktan bir başkasına ait olduğu; işyerlerinde... ...hayatta kalmak için gereken minimum paraya hayatımı satmamın beklendiği bir dünyada. Aklımın ve kontrolümün dışında, ihtiyaçlarımı ve sağlığımı umursamayan... ...güçler tarafından sarıldığım bir yerde. Bu, birşeyi satın aldığımda hissettiğimden çok farklı bir hissiyat. Birşey için ödeme yapınca ticaret yapmış oluyorum. Bir şirketin veya servisin hiçbir şekilde benle paylaşmayacağı... zamanım, emeğim ve yaratıcılımla kazandığım parayı sunuyorum. Bir bakıma, şiddet üzerine kurulu bir ilişkimiz var. Arak yaptığımda herşey değişiyor. Bunun yerine, geriye hiçbirşey vermeyip ihtiyacım olanı alıyorum. Artık değiş-tokuşa zorlandığımı hissetmiyorum. Artık dünyanın, hayatımı nasıl yönettiği üzerinde kontrolüm yokmuş gibi hissetmiyorum. Böylece, satın aldığım bir kitaptan aldığım keyfin... iki saatlik çalışma karşısında ödediğime eşit olup olmadığını düşünmüyorum. Bu ve bunun gibi arak şekilleri, yetkin ve serbest kalmış hissettiriyor. "Birşey düşürdünüz." "Teşekkürler." "Teşekkür ederim." Arakçı ödülünü risk alarak kazanır. Bunun için hayatının bir parçasını bile değiş tokuş etmeden. Onun için hayat, yaşayabilmek için 7-8 dolara... ...satılabilecek birşey değil. Hayatı onun çünkü onunla uğraşan kendisi... ...ve üzerinde hakkı var. Arakçılık, ticari ekonomiye karşı çıkıştır. Bu, herşeye mali değer verilebileceğinin reddedilmesidir. "Selam" "Bakıcılık nasıldı?" "Çok iyiydi" "Merhaba tatlım." "Ve çok eğlendik öyle değil mi?"